Ahilik teşkilatını kim neden kurdu, Ahilikin kurulma sebebi nelerdir, Ahilik görevleri.
18. yüzyılda doğarak Osmanlı Devletinin kuruluşunda büyük rolü olan bir teşkilattır. Sıkı bir ahlak disiplini içinde oldukları için bir tarikat, ilk önce esnaf teşkilatı arasında yayıldıkları için de bir esnaf teşkilatı zannedilmiştir, İstanbul’un fethine kadar kuvvetli bir teşkilat olarak yaşadı.
Yerini 15. yüzyılda Lonca teşkilâtına bıraktı. Ahi başkanları zaviye (küçük tekke)yi yaptırarak içerisini halı, kilim ve başka eşya ile döşerler ve kandiller asarlardı. Zaviyelerde imamlar, müderrisler, kâtipler, vaizler, silah talimcileri, hattatlar, şairler, şarkıcı ve rakkaslar bulunurdu. Ahi zaviyelerine kabul olunanlar, ahî terbiyesini okuyarak, dinleyerek ve birlikte yaşayarak alıyorlardı. Zaviyede öğretmen ve pirler önünde şarkılar ve ilahiler okunur, oyunlar oynanırdı. Ahî teşkilatına ilk giren adayın başı tıraş edilir, tövbe ve telkin verilirdi.
Taç, hırka ve şalvar giyerlerdi. Bu adaylar uzun bir denemeye tabi tutulurdu. Tuğ ve bayrak verilir, kuşak kuşatılır, seccadeye geçirilir, helva pişirilir, birbirlerine lokma sunulur, diğer bir şehre helva gönderilirdi. Böylelikle uzun yıllar süren bir eğitimden sonra törenlerden geçirilerek olgun bir ahî olunurdu. Kâfirler, münâfıklar, iftiracılar, dedikoducular, müneccimler, şarap içenler, dellâklar, dellallar, çulhalar, kasaplar, cerrahlar, avcılar, madrabazlar ve ameldarlar ahî teşkilâtına alınmazlardı, ahîliğe giren tâlip, “nimtarıyk” ve “sahib-i tarıyk” adlarını sıra ile alırdı.
AHİLERİN PİRLERİ
Her sanat grubu için, kutsal kitaplarda peygamberlerden kendi sanatını yapan, sanatlarının piri sayılmıştır. Çiftçiler için Âdem, hallaçlar için Şit, terziler ve yazıcılar için Idris, marangozlar için Nuh, tüccarlar için Hud, deveciler için Salih, sütçüler ve dülgerler için ibrahim, avcılar için İsmail, çobanlar için Ishak ve saatçiler için Yusuf, Musa, ekmekçiler için Zülküf, tarihçiler için Lût, bağcılar için Üzeyir, çulha-cılar için ilyas, zırhçılar için Davut, hekimler için Lokman, balıkçılar için Yunus, gezginler için Isa ve tüccarlar için Muham-med adlı peygamberler birer pîr addedilmiştir.
Ahîliğe girene, kuşak ve peştemal bağlama işine “şedd” denirdi.
İlk defa Cebrail’in Hazret-i Adem’e kuşattığı kabul edilmiştir. Bu kuşak bağlamadaki şedd’e “vefa şeddi” denir. Beline kuşatıyorum tâ ki sözünde durasın. Şeytana uymayasın daima ona düşman olasın. Dünyaya muhabbet etmeyesin. Tanrı’nın kaza ve kaderine sabredesin. Nereye gidersen bu tuğ yanında olsun. Tanrı’nın bunda hikmeti vardır” denirdi.
Çıraklarla ustaları ve şeyhleri arasında aracılık yapanlara nakib denirdi. Na-kipler ahîliğin en çok sorumlu olan rütbe ve mertebesidir. Nakibler, Nakibü’n-nukabaların emrinde idiler. Nakibü’n-nukaba olmak için, hükümdar, emir, vezir ve kalem sahiplerine, bilginlere (kadı, müt-fü, müderris, vaiz gibi) şeyhlere, yedirip içirmek, zenginlere, zengin çiftlik ağalarına, ticaret sahiplerine, esnaf ve sanatkârlara hizmet etmek şart idi. Nakibü’n-nukaba üstündeki rütbe ahî,ahînin üstündeki rütbe şeyh idi. Şeyhler seccade sahibiydiler. Şeyhler de şeyhlerin şeyhine bağlı idiler.
Ahîlerin kurallarına şu üçer şey açık ve kapalı idi. Eli, kapısı ve sofrası açık olmak, cömert, misafirsever ve aç olanı doyurucu olmak demekti. Gözü, dili ve beli kapalı olmak ise, kötü bakmamak, kötü söylememek ve ırza göz dikmemek anlamına geliyordu.
0 Comments