AYLAK GÖZ
Erkenden aşındırır aşkım
Odaların köşelerine zamansız oturur
Duyarsa bir çocuğun
Oyundan çağrıldığını
Başının her seferinde döndüğü kuman
Gönlünü bir tarzla kurularken kazanır
Anlarsa yenüen bir kadının
Darda kaldığını
Kendi kendine arkadaş kaçağı
Arada bir bakınır ne yaptığına
Süresiz kapılır tablolara yangelir
Ve oturdu mu bir masaya
Hakkım verir çay içmenin
Bu adam kitapların uçlanna
Çizilip itilmiş resim
Korkmadan yaşar tebessüm gösterir
Ağır başıyla nöbet alır
Dağdan kaçar şehri çevirir
Ve bırakır gönlünü bir tazı sıçramasına
Erkenden aşındırır aşkını
Anlamaz bir kadımn
Süresiz kapılıp yangeldiği tablolara
Severek tebessüm attığını
Ağır başıyla kopar dağdan
Nöbet alır şehri devirir
ÖLÜ ATLAR
Karışık bir iç deniz bunalımı
Zafersiz bir kalyonda
Ölümün her anki hatırasından uzak
inşam her halinden tanıyan
sakat bir ölü atlar alıcısı
Ucuza kilitlenmiş bir dağ ceylanı
Ancak bir tabuyu öldürecek bir zamanda
göğün bütün ön görmelerinden uzak
fenerler tutulup tekmeler atılan
önemli bir es çağ tanrısı
telaşla yenilen analarda kayboluşları
sevgisiz kalan babalarla
lekesiz bir güneşle ancak
çocuğunu sardığı bezler arman
ağrıtmaz sanılan bir yaşamak şarkısı
ikisinden birini örter kanadı
durulmayıp tebessüm ettirilen şarkıda
sevfnçsiz canlara dayanmak
her an bir başka ışıksızı arayan
acıması bir çocuğun masal cücelcrine